top of page
Ara

Mimarilerde Fikri Hakların Korunması ve Değişiklik Yetkisi

Mimari alandaki fikri çalışmalar öncelikle proje bazlıdır ve daha sonrasında mimarlık projesine dayalı olarak maddi bir yapı ortaya çıkar. Bu nedenle, mimarlık alanındaki fikri çabanın iki ayrı kategoride değerlendirilmesi mümkündür: Birincisi mimarî projelerdir, ikincisi ise mimarlık eserleridir. Mimarlık projeleri, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında ilim ve edebiyat eserleri kategorisine girer. Bütün fikir ve sanat eserleri gibi mimari projelerin de FSEK kapsamında korunabilmesinin temel şartı eser sahibinin hususiyetini taşımasıdır. Mimarlık projelerinde hususiyet, içeriğin bilimsel ve teknik ilkelere göre şekillendirilmesinde ortaya çıkmaktadır. Mimari yapının estetik değer taşıması halinde ise mimarlık eserinden söz edilir. Mimarlık eserleri ise güzel sanat eserleri kategorisine dahildir. Yapının bir mimarlık eseri olarak kabul edilebilmesi için estetik niteliğe sahip olması gereklidir. Mimarlık projelerinin ilim ve edebiyat eseri olarak korunabilmesi için sahibinin özgün bir yaratım olması da gerekmektedir.


Mimarî projeler, fikrî emek harcanarak meydana getirilen eserlerdir ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na (FSEK) göre koruma altındadır. Eser, sahibinin özelliğini taşıyan fikrî yaratımlardır ve mimarî projeler, Kanun'da iki farklı kategoride korunurlar. Bu kategorilere göre bir mimarî proje, estetik özellik taşıyorsa güzel sanat eseri, estetik özellik taşımamakla birlikte öğretici nitelikteyse bilim ve edebiyat eseri olarak kabul edilir. Her iki durumda da mimarî projeler telif hakkı olarak adlandırılan bir hakkın koruması altındadır ve bu hak hem malî hem de manevî yetkilere sahiptir.


Telif hakkının içerisinde en önemlisi çoğaltma hakkıdır ve Kanun, bir mimarî projenin uygulanmasının da çoğaltma sayılacağını belirtir. Ancak bu sınıflandırma, bazı açılardan tartışmalıdır. Bir mimarî projenin uygulanması işleme niteliğini taşır ve bu nedenle mimarî proje üzerindeki hak sahibi genellikle projeyi oluşturan kişidir. Ancak mimar, bir hizmet sözleşmesi çerçevesinde proje çiziyorsa, sonuçta meydana gelen eserin sahibi mimar değil, mimarı istihdam eden kişi olacaktır. Mimarî proje üzerindeki hakların devri söz konusu olduğunda, genellikle adi yazılı şekilde bir sözleşme yapılması gerekmekle birlikte, işin niteliğinden ve dürüstlük kuralından kaynaklanan bazı istisnalar bulunmaktadır.


Mimarlık projelerinde ve mimarlık eserlerinde değişiklik yapılabilmesi, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun eserde değişikliğe ilişkin 16. maddesi çerçevesinde mümkündür. Ancak, doktrinde bu hükme dair farklı görüşlerle karşılaşmak da olasıdır. Mimari eserlerde işlevsellik unsuru bulunduğundan, eser sahibinin izni olmadan değişiklik yapma sınırları genişlemektedir. İlim ve edebiyat eseri niteliğindeki mimarlık projeleri gibi mimarlık eserleri de eser sahibinin izni olmadan değiştirilemez (FSEK m.16/f.1). Eser sahibinin hususiyetini taşıyan projede ve eserlerde değişiklik yapılabilmesi için, eser sahibinden izin alınması gerektiğini doktrinde de kabul edilmiş görüştür. Bu görüşe göre, eser sahibinin izni olmaksızın yapılan değişiklikler, eser sahibinin maddi ve manevi haklarının ihlali sebebiyle tazminat, tecavüzün men'i ve tecavüzün ref'i davalarına yol açabilir.


Yukarıda da belirttiğimiz üzere, mimarlık projeleri ilim ve edebiyat eseri olarak korunurken, yapılar güzel sanat eseri olarak kabul edilebilmek için estetik niteliğe sahip olmalıdır. Ancak, yapının, projenin ve eserin değişikliği hususunda doktrinde bazı konularda fikir ayrılıkları gözlemlenebilir. Estetik niteliği olmayan yapıların, sadece bir mimari proje olarak kabul edildiği ve bu nedenle, mimarın bu yapıdaki değişikliği yasaklama hakkı bulunmadığına dair doktrinde görüşler bulunmaktadır. Ancak, hangi yapının estetik niteliğe haiz olmadığının tespiti bilirkişi incelemesi yapılmadıkça kolay olmayacaktır. Diğer yandan, estetik niteliği olmayan bir yapının değiştirilmesi, mimarın iznine gerek duymadan yapılabilir lakin bu yapının mimarlık projesinin değiştirilmesi yalnızca Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 16. maddesi kapsamında bir zaruret halinin varlığında mümkün olacağını belirten görüşler de mevcuttur.


Diğer yandan, bir başka görüş de yapılan değişikliklerde eser sahibinin izni olmadığı sürece, eser sahibinin hakkının ihlalinin gerçekleştiğini savunmaktadır. Bu görüş dahilinde eser sahibi, değişikliğin yapılmasından sonra da değişikliği onaylayabilir. Değişiklik yapma yetkisi münhasıran eser sahibine aittir ve onay alınmadıkça, değişiklik, eser sahibinin manevî haklarını ihlal eder. Eser sahibi, değişikliği onaylamadığı takdirde, manevî zararın telafisi için manevî tazminat davası açabilir.


FSEK'na göre, bir eser sahibinin izni olmadan eserin değiştirilmesi kural olarak yasaklanmıştır (FSEK m.16/f.1). Ancak bu yasağın istisnaları da FSEK'da tanımlanmıştır, özellikle FSEK m.16/f.2 bu konuda önemli bir hüküm içermektedir. FSEK m.16/f.2'ye göre, eserin işlenmesi veya değiştirilmesi yetkisine sahip olan kişiler, bu yetkilerini kullanırken eserin işlenmesi veya değiştirilmesi için zorunlu olan değişiklikleri, eser sahibinin ayrıca izni almadan da yapabilirler. Bu hüküm, eserin sahibine sağlanan hakların, eserin işlenmesi veya değiştirilmesi gerektiği durumlarda daha esnek bir şekilde uygulanabilmesini amaçlar. Bu istisna, eser sahibinin izni olmadan eserin işlenmesi veya değiştirilmesinin sınırlarını belirler. Özellikle, eserin işlenmesi veya değiştirilmesi işleminin doğası gereği bazı zorunlu değişikliklerin yapılması gerekebilir ve bu değişiklikler eser sahibinin ayrıca izni alınmadan yapılabilir. Ancak bu istisna hükmünün yorumlanması ve uygulanması bazen karmaşık olabilir. Bu nedenle, eser sahipleri ve diğer ilgili taraflar, eserin işlenmesi veya değiştirilmesi sırasında hangi değişikliklerin zorunlu olduğunu ve hangilerinin izne tabi olduğunu daha iyi anlamak için hukuki danışmanlık alabilirler. Özellikle eser sahipleri, eserlerinin haklarını korurken aynı zamanda eserlerin geliştirilmesini teşvik etmek için bu tür istisnaları dikkate almalıdır.


Değiştirme yetkisinin sınırını "kullanım hakkı bakımından zaruri ölçü" kriteri belirlemektedir. Mimarlık eserini kanun veya sözleşmeye dayalı olarak kullanma hakkına sahip olan kişiler, sahip oldukları hakları kullanmak için zaruri olan değişiklikleri yapabilirler. Eserde işlevsellik arttıkça, eserde değişiklik yapılması mümkün hale gelir ve bu durum, eser sahibinin değişikliği engelleme hakkını sınırlar. Ancak, eser sahibi, izin vermiş olsa bile şerefini, itibarını veya eserinin mahiyetini ve hususiyetlerini bozan değişikliklere karşı hala hak sahibidir. FSEK m.16/f.3 ise eser sahibi kayıtsız ve şartsız olarak yazılı izin vermiş olsa bile şeref ve itibarını zedeleyen veya eserin mahiyet ve hususiyetlerini bozan her türlü değiştirilmeleri menedebilir düzenlemesini getirerek eseri koruma altına almıştır. Aynı hükümde, menetme yetkisinden sözleşme ile vazgeçilmesinin de hükümsüz olduğunun üstünde durulmuştur.


Yukarıda belirtilen haklar genellikle eser sahibi tarafından kullanılır, ancak manevî haklar dahilinde değişiklikler yapıldığında, yapı sahibi ile eser sahibi arasındaki menfaatlerin dengelemesi önemlidir. Örneğin, projelerde değişiklik yapıldığında, değişikliği yapan kişinin, yapı sahibinin izni olmadan yapması halinde iki yönden eser sahibinin hakkının ihlali anlamına gelir. Bu ihlal sonucunda eser sahibi manevî tazminat ve maddî tazminat davaları açabilir. Ayrıca, eser sahibi eserinde değişiklik yapılmasını önlemek amacıyla tecavüzün men'i davasını açabilir. Eser sahibi, eserinde değişiklik yapıldığında ve tecavüz sürdüğünde tecavüzün ref'i davasını da açabilir. Bu davalarda, eser sahibinin hakkını korumak ve ihlâlin giderilmesi amaçlanır.


Sonuç olarak, mimarlık alanındaki fikri çaba, iki ayrı eser kategorisinde değerlendirilir: mimarî projeler ve mimarlık eserleri. Mimarlık projeleri ilim ve edebiyat eserleri olarak kabul edilirken, mimarlık eserleri güzel sanat eserleri olarak sınıflandırılır. Değişiklik yapma yetkisi genellikle eser sahibine aittir, ancak Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun ilgili hükümleri çerçevesinde belirli istisnalar bulunur. Özellikle mimari eserlerde işlevsellik unsurunun bulunması, değişiklik yapma sınırlarını genişletebilir. Her iki eser türünde de değişiklik yapılabilmesi için eser sahibinin izni genellikle gereklidir. Bu nedenle, değişikliklerin yapılması veya izinlerin alınması konusunda hukuki danışmanlık önemlidir ve bu, fikri hakların korunması ile eserlerin geliştirilmesi arasında denge sağlamayı amaçlar. Değiştirme yasağı genel bir kuraldır, FSEK m.16/f.2'de bu kurala bir istisna getirilmiştir. Buna göre eseri kullanma yetkisine sahip olanlar, belli kurallara tabi bir yetki çerçevesinde eserde değişiklik yapabilirler.


Comments


bottom of page