top of page
Ara

Dijital Dönüşümün Rekabet Hukuku Sonuçları

Nisan 2023’te Rekabet Kurumu Denetim ve Uygulama Dairesi tarafından “Dijital Dönüşümün Rekabet Hukukuna Yansımaları” başlıklı bir çalışma raporu yayınlandı (“Rapor”). Raporda, dijitalleşme sürecinin mevcut durumuna ve bu durum neticesinde ortaya çıkan rekabet sorunlarına yer verilmiş; Rekabet Kurulu’nun (“Kurul”) dijital pazarları konu alan kararlarına; farklı ülkelerdeki rekabet otoritelerinin çalışma, düzenleme ve uygulamaları incelenmiştir. Kurul dijital pazarın hızlı gelişimi ile ortaya çıkan rekabet endişelerini ve mevcut rekabet ihlallerini ortaya sermiş ve dijital piyasalara dair düzenlemelere duyulan ihtiyacı vurgulamaya çalışmıştır.


Dijitalleşmede Mevcut Durum ve Olası Uyuşmazlıklar


Kurul pazara yapılacak geç bir müdahalenin pazarın kapanmasına yol açacakken erken bir müdahalenin ise teşebbüslerin yeniliklere ve yatırıma olan motivasyonlarının baltalanmasına sebep olacağının altını çizmektedir. Diğer yandan, kullanım alışkanlığı itibariyle Türkiye, hareket alanı geniş bir pazardır.


Dijital pazarlara ilişkin Kurul’un inceleme ve kararlarının önemli bir bölümünün son yıllara ait olduğu görülmektedir. Kararların çoğunu temel platform hizmeti sağlayıcısı olan yerleşik teşebbüslerin pazardaki hakim durumlarını Rekabet Kanunu’nun 6. maddesi bağlamında kötüye kullanıp kullanmadıkları değerlendirmesi oluşturmaktadır. Hâkim durumun kötüye kullanılması sonucunda teşebbüsler sömürücü uygulamalarını tüketicilere ve ticari kullanıcılarına karşı yoğunlaştırmaktadır. Teşebbüslerin pazardaki hakim durumlarının sahip oldukları tüketici ve ticari kullanıcı tabanıyla doğru orantılı olması ve bu yaygınlığa son yıllarda ulaşılabilmesi rekabetçi parametrelerin de etkilenmesine sebep olmaktadır. Bu nedenle, dijital pazarlarda ortaya çıkan pazar gücüne bağlı ihlaller rekabet otoritelerini daha çok meşgul etmeye başlamıştır.


Şirketlerin büyük veri gücü sağlayarak rekabet avantajı elde ettiği açık ancak bunun yanında Raporda, veri toplama ve kullanma süreçlerinin rekabeti bozma ve veri gizliliği endişelerine yol açabileceği de belirtilmektedir. Dijital platformlar, kullanıcıların kendi platformlarını kullanırken topladıkları verileri bir araya getirebiliyor ve aynı zamanda kullanıcıların diğer internet siteleri veya uygulamalarıyla etkileşimlerinden gelen verileri kendi verileriyle birleştirebiliyor. Örneğin, Google, kendi hizmetlerinden topladığı verileri, kullanıcı Android işletim sistemine sahip bir cihaz kullanırken cihazdan topladığı verilerle birleştirebilir veya Facebook, üçüncü taraf internet sitelerinden topladığı verileri, Facebook hizmetlerinden topladığı verilerle birleştirerek bu verileri kullanıcının Facebook hesabıyla ilişkilendirebilir.


Tüketicinin verilerinin işlenmesi ve birleştirilmesine rızası olsa dahi veri birleştirmenin pazardaki rekabeti sınırlayacağı ve giriş engelleri yaratacağı savunulabilecektir zira araştırmalardan anlaşılacağı üzere verilerin işlenmesine dair tüketiciye sunulan bilgi çok sınırlıdır. Bu durum rekabetçi endişelere neden olmakta ve düzenlemeye muhtaç bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu açıklananlar doğrultusunda kullanıcıların menfaatlerini korumak ve rekabet ihlallerinin önüne geçmek için geçtiğimiz günlerde Kişisel Verileri Koruma Kurumu ile Rekabet Kurumu arasında İş Birliği ve Bilgi Paylaşımı Protokolü imzalanmıştır (“Protokol”).


Emsal Kararlar


Rapordaki örnekte Yemek Sepeti ile ilgili iki önemli kararın incelendiği bir süreç bulunmaktadır. İlk olarak, Yemek Sepeti'nin "en çok kayırılan müşteri (EKM)" uygulamalarıyla rakip platformları pazardan dışlaması iddiası üzerine 09.06.2016 tarihli kararla teşebbüse idari para cezası verilmiştir. Bu kararda, teşebbüsün EKM uygulamalarına son vermesi gerektiği belirtilmiştir. Altı çizilen bir diğer karar, Yemek Sepeti'nin çevrim içi yemek siparişi platformlarında münhasırlık, ayrımcılık, yıkıcı fiyat ve en çok kayrılan müşteri şartlarının incelendiği soruşturması hakkındadır. Yemek Sepeti'i tarafından da EKM, zorunlu minimum sepet tutarı, zorunlu joker uygulamalarına son verileceği ve vale fiyatlandırma politikasının ilgili maliyet kalemlerini karşılayacak şekilde sürdürüleceği taahhüdünde bulunulduğu ve bu taahhütlerin kabul edildiği belirtilmiştir. Bu karar, Kurulun 28.01.2021 tarihli kararıyla alınmıştır.

Ayrıca, Google ile ilgili bir başka kararda, Google'ın genel arama hizmetlerine yönelik güncellemelerle organik sonuçları zorlaştırarak reklam metinlerine yoğun bir şekilde yer vermesinin hâkim durumun kötüye kullanılması olarak değerlendirildiği ve 12.11.2020 tarihli kararla teşebbüse idari para cezası verildiği belirtilmiştir. Bu kararda, Google'a bahsedilen uygulamaları sonlandırma yükümlülükleri getirilmiştir.


Dijital piyasalara ilişkin Avrupa’da ülkemizde Kurul tarafından verilen kararlara benzer nitelikte uyuşmazlıklar doğmaktadır. Bu bağlamda Alman rekabet otoritesi Bundeskartellamt'ın Facebook kararında, Facebook'un özellikle WhatsApp ve Instagram gibi platformlardan elde ettiği verileri ve Facebook ara yüzlerini kullanarak internet siteleri üzerinden topladığı verileri kullanıcıların rızası olmadan birleştirmesinin incelenmiştir. Bundeskartellamt, Facebook'un sosyal ağ pazarındaki hâkim durumunu kötüye kullandığı sonucuna varmıştır. Kararın temeli sömürücü kötüye kullanma üzerine inşa edilmiş olsa da Facebook'un veri birleştirme eylemlerinin rakipler üzerindeki etkilerine de dikkat çekilmiştir. Sosyal ağ pazarının, veri toplama ve işleme açısından kritik öneme sahip olduğu vurgulanmış ve bu verilerin reklam hedeflemelerine olanak sağladığı belirtilmiştir. Facebook'un rakiplere göre üstün erişim sağlaması pazara giriş engellerini artırmıştır. Bu kararın ardından, Düsseldorf Yüksek Mahkemesi, veri koruma hükümlerinin davaya uygulanması, Meta'nın Facebook'a eklediği ara yüzlerden veri elde etmesi ve bu verileri diğer verilerle birleştirmesi konularını ele almış ve dava Avrupa Adalet Divanı (ABAD)'na taşınmıştır. ABAD başsavcısı, rekabet otoritelerinin, teşebbüslerin veri koruma mevzuatına uyumluluğunu rekabet hukuku kuralları kapsamında ikincil bir delil olarak inceleyebileceğini belirtmiştir. ABAD henüz dosya hakkında kararını açıklamamıştır.


Bu gelişmeler, veri birleştirme ve veri koruma ile rekabet hukukunun nasıl etkileşim içinde olduğunu göstermektedir. Bu da rekabet hukuku uygulamalarında veri kullanımının giderek daha fazla dikkate alındığı bir döneme işaret etmekteyken Türkiye’deki iki önemli Kurum arasında imzalanan Protokol kritik bir hamle olmuştur.


Dijital dönüşümün tüketicinin korunması ilkesi ve rekabet hukuku üzerinde önemli etkileri olmaktadır. Raporda, dijitalleşmenin hızlı gelişimi ile birlikte ortaya çıkan rekabet sorunlarına dikkat çekmektedir. Bu sorunlar, özellikle dijital platformların pazar gücünün kötüye kullanılmasıyla ilgilidir. Raporda, örnek kararlar üzerinden dijital pazarlarda yaşanan rekabet sorunlarına ve bu sorunlara çözüm arayışlarına dikkat çekilmektedir. Veri toplama ve birleştirme uygulamaları, büyük teknoloji şirketlerinin rekabet avantajı elde etmesine yol açsa da aynı zamanda rekabeti sınırlayabilir ve tüketici veri gizliliği endişelerine neden olabilir. Bu nedenle, düzenleyici kurumlar veri toplama ve kullanma süreçlerini yakından incelemekte ve tüketicilerin haklarını korumak için önlemler almaktadır. Sonuç olarak, dijital dönüşümün tüketici koruması ilkesi ve rekabet hukuku üzerindeki etkileri giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Rekabet otoriteleri ve hükümetler, bu değişen koşullara uygun düzenlemeleri hayata geçirmek için çalışmaktadır. Bu, tüketicilerin haklarını korumak ve rekabeti teşvik etmek adına önemli bir adımdır.

Comentarios


bottom of page